ADINI BİR ATIN RENGİNDEN ALAN KÖY, ALACAAT


       İflas eden tüccar eski defterleri karıştırırmış derler. Benimkisi de öyle oldu. Benim gibi bir şeyler karalayanlar da yazacak bir şey bulamayınca eskileri karıştırırmış. Şöyle bir düşündüm eskiye dair ne var diye, doğal olarak köyüm geldi aklıma. Kendi köyümden olağanca bir şeylerden bahsettim. Yakınlara baktım ve sıra geldi komşu köylere. Bir yanımızda Karyağmaz vardı, o da taşındı gitti. Onlardan "Hacamat'tan Gayramaz'a Bir Yol Hikayesi" olarak bahsetmiştim. Bir yanımızda da kala kala bir Alacaat kaldı. Yolumuzun üstü oradan da bahsetmezsem eksik kalırdı. Sosyal medyada da bu başlığı görünce dayanamadım ve adeta balıklama atladım. Orada da en az Karyağmaz kadar hatıralarım var.
        Gelin hep beraber şimdi de Alacaat'a dair ne varsa bir de benim gözümden bakalım Adı üstünde Alacaat Köyü. Başlığımdan da anlaşılacağı üzere adını bir atın renginden almış. Bildiğim kadarıyla geçmiş zamanda bölgeye nam salmış alaca bir at varmış. İşte o meşhur alaca atın öldüğü yer, diye anıla anılan bugünlere gelmiş. Alaca atın öldüğü yer de neresi diye merak edenler için hemen söyleyeyim. Burası Bursa'ın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı bir Yörük köyüdür. Biz Manav olsak da aramızda yok birbirimizden farkımız. Şöyle ki Osmanlı zamnında sosyal hayatta halk yerleşik ve göçebe olarak ikiye ayrılmıştır ve göçebeliği bırakmayanlara Yörükler, yerleşik düzene  geçenlere de Manavlar adı verilmiştir. Sonuçta Türkmen kültürünün bir uzantısı olarak yok birbirimizden farkımız. Hani derler ya Yörükle Manav arasında olsa olsa soğan zarı kadar bir ince bir fark var. İşte öyle bir şey. Örf adet ve ve geleneklerimiz hep aynı. Tek fark konuşmalarımda onları ayrı kılan kendilerine has şiveleri var. Ha Alacat ha Hacamat sonuçta güneyde Mustafakemalpaşa'nın uç beyleridir. Uzaklığın ve mahrumiyetin yürek burkan hikâyelerine sahne olan köylerimizin yeni sistemde adlarıı mahalle olsa da bizim için hala köydür. İşte Alacaat köyümüz de içe merkezine 45 km uzaklıkta kırsal bir mahallemiz. Bugün itibariyle başta emektar muhtar olmak üzere 30 hanede 60 kişi yaşamaktadır. Genç nesil iş güç derdiyle Bursa ve Mustafakemalpaşa'ya göç etmiş.
         Köyde kalanlarsa bize yol güzergahında  yani yolumuzun üstünde en yakın köy komşumuz. Kendi köyüme her gidiş gelişimde içinden geçerken kahve önünde varsa üç beş ihtiyar kornaya basarak bir selam vermeden geçmediğim bir yer.Yolun kenarında bir islam beldesinin tapu senedi niteliğinde camii bütün ihtişamıyla dimdik duruyor. Eski tarihi evlerinin yanında yakın zamanda yapılan camiisi minaresi ve müştemilatıyla birlikte modern bir yapı olarak dikkat çekiyor. Köy halkına gelince tamamı emekli olmasının yanında azıcık tarım ve hatırı sayılır bir ekonomik gelir olarak doğal hayvancılık geçim kaynağıdır. Özellikle yerli ırk kara sığır dediğimiz  büyük baş hayvanlar dağda bayırda yani doğal ortamda kendi başına otlar gelir. Yılın büyük bir bölümünü doğada geçirirler. Doğal beslenen kurbanlıklarıyla meşhurdur. İnsanlarına gelince komşu köyden öte akrabalık bağlarıyla bağlı olduğum yörük diyarı. Akrabalık bağına  kısa bir parantez açmam gerekirse, rahmetli babaannemin iki halası, Hasibe ve Alime halalar Alacaat'a gelin gitmişler. Aynı şekilde annemin iki halası, Hatice ve Zahide halalar da buraya gelin gitmiş. Hepsi bu dünyadan göçüp gitse de geride kalanları var. Bu kadar akrabanın üstüne evlendikten sonra akrabalık çemberim daha da genişledi. Hanımın babaannesi de Alacaat'tan bizim köye gelin gelmiş. Velhasılı benim gibi her iki köyde akrabalık yönünden bir çok insanı birbirine bağlanmış. Eskiler göçüp gitse de hala açaçak kapılarımız var. Bugün gitsem Yahya ve Hamit dayım, iki Münire ve Vakize ablalar ve yine bizim Hatçala sülalesinden ismiyle müsemma Hatice abla hâlâ köyde yaşıyor. Bursa da bizim Adnan'nın kahvesine ne zaman gitsem illa bir Alacaatlı akrabamla karşılaşırım. Yani öylesine içli dışlıyız. Köy hayırları olsun düğün, ve cemiyetler olsun hep bir aradayız. Dahası iyi günde kötü günde bir ve beraberiz. Sosyal medyada var olan Hacıahmet ve Alacaatlılar grubu bile bu birlikteliğin en büyük göstergesi. Özellikle cenaze ve özel günlerde anında haberleşildiği bir sanal alem olarak göze çarpıyor. Uzun lafın kısası, ben de Alacaat'a dair söz bitmez ama satırlar bitiyor. Geçmişten günümüze köylerimiz birer kültür hazinesidir. Onlar var olduğu sürece bende hikâye bitmez. Dolayısyla o topraklardan aldığım ilhamla  yazmaya devam edeceğim. Adını bir atın renginden alan köy, Alacaat diyerek elimden geldiği, dilimin döndüğü kadarıyla bir şeyler karalamaya çalıştım. Her ne kadar sürçülisan ettiysem affola.
          Bu duygularla geçmişlerimize Allah'tan rahmet, geride kalanlara sıhhat ve afiyetler dilerim. Başka bir köy hikâyesinde buluşmak üzere hoşça kalın dostça kalın. Selam ve dua ile.
                                      
                                            Mustafa KURUOĞLU                                                              20.08.2025



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACAMAT'TAN GAYRAMAZ'A BİR YOL HİKÂYESİ

ÖNCE AHLÂK

SONUNDA GELDİ, GÖKYÜZÜNDEN ATILAN KONFETİLER.