KURU'LUŞ

        Gün geçmiyor ki dünyanın dört bir yanından savaş ve zulüm haberleri gelmesin.Her gün izlediğimiz haberlerde şahit oluyoruz.Suriye'den Azerbaycan'a,Rusya-Ukrayna savaşından,Çin zulmüne uğrayan DoğuTürkistanlı soydaşlarımıza kadar kan ve gözyaşı dinmiyor.Ülkemizde ise bitme noktasına gelmiş olmasına rağmen terör hâlâ can yakmaya devam ediyor.Üstüne üstlük bir de yakın zamanda yaşadığımız salgın hastalıklar dünyayı altüst etti. Afrika'da ise insanlar açlık ve susuzluktan kırılırken neyi paylaşamıyoruz? Nerede kaldı insanlığımız?Bizler eşrefi mahlûkat değil miyiz? İnsan olmanın şerefi nerede kaldı? Birleşmiş Milletler diye bir kuruluş var mı sizce? Bence yok hükmünde sadece adı var. BM'nin dünyanın beşten büyük olduğunu anlamayan ya da anlamak istemeyen bir yapısı var.Önce bunun değişmesi lazım.        Sorular,sorular ve cevabını bulamadığımız sorular.Bu ne be kardeşim ters tarafından mı kalktın diyebilirsiniz.Olumsuzluklardan başlamışsın yin...

      Sonbaharın sonuna yaklaşırken akşamlardan bir akşam yemek sonrası tam televizyonun karşısına kasılacaktım ki birden telefonum çaldı. Efendim demeden önce ekrana baktığımda ‘’Emrullah arıyor’’yazıyordu. Kısaca karşılıklı hal hatır sohbetinden sonra bir düşüncesinin olduğunu söyledi. Önce gelecek hafta köydeki düğüne gidip gitmeyeceğimi sordu. Evet, cevabını aldıktan sonra arkadaşlarla bir piknik buluşmasından bahsetti. Ben de gayet güzel olacağını söyledim. Önce sosyal medyadan bir grup kurarak herkesi haberdar ettik. H.İbrahim Aklan watsapptan grubu oluşturdu. Yaş farkı gözetmeksizin burada olmasını istediğimiz arkadaşları ya da burada olmak isteyenleri gruba dâhil ettik."Ayşe tatile çıksın"mesajıyla Kıbrıs çıkarmasının yapıldığı yıl doğanlar olarak biz 74'lülere yakın arkadaşları davet ettik. Yani alt üst fark etmez sınır yok. Elli yaşına merdiven dayayanlar olarak olgunlukla kapsayıcı olmaya çalıştık. Davet bizden icabet arkadaşlardandı.       ...

               VİZONTELE'DEN GÜNÜMÜZE         Eskiden ne güzel evler vardı.Kapısı açıldığında gülümseyen yüzler,bir bardak çayın, bir fincan kahvenin hatırı.Çiçekliydi perdeler elleri sımsıcak,ne güzeldi yürekler.Şimdi var mı bilmiyorum.Ama yine eskilere takıldık.Işte o yıllar televizyonların bizim semtimizde olmadığı zamanlardı.Bizler genellikle evlerde, aile içi sohbetlerde yahut toplu yerlerde hep atalarımızın anlatıkları hikâyelerle büyüdük.Köy ortamında geçen çocukluğumda dinlediğim sohbetler hala kulaklarımda çınlıyor sanki.           Eskilerin aklıevvel aynı zamanda alim insanları anlatırmış.Bir zaman gelecek afedersiniz "Ankara'da bir eşek anıracak siz burdan sesini duyacaksınız" demişler.Hep bir ağızdan "Hoppala olamaz böyle birşey hocam" demişler.Duyduk mu eşeğin sesini?Evet sesini duymakla kalmadık kendisini de gördük.Sonraki yıllarda gelecek radyoyu tarif ediyormuş aslında.Bu sahne Türk sine...

           Din gönüllüsü olmak zordur.Hele hele imamlar için daha zordur.Çoğunlukla yedi gün yirmi dört saat görev yaparlar.Hem dünyavi hem de uhrevi bir görevi icra ediyorlar.Ne kadar güzel değil mi?Güzel olduğu kadar da zor bizim imamlarımızın işi.Hem dünyanı kazanıyorsun hem de ahiretini.Eğer hakkını verebilirsen.O yüzden kolay değil.Zor mu? Hakikaten zor.Bazı insanlara göre kolaydır.Sonra birileri oturur “Hocalar ne iş yapıyor sabahtan akşama akşamdan sabaha yatıyorlar” der. Hâlbuki ibadetleri ve camiyi yönetmekten başka daha neler neler yapmıştır o imam.            Meselâ bu sözü söyleyen kişinin kulağına ilk ezanı bir imam okumuştur. Sünnetinde, nişanında ve düğününde duayı da bir imam yapmıştır. Çocukken dini bilgileri ve Kur’an eğitimini de ona yine bir imam vermiştir. Babası veya annesi hastalandığında ve ölüm döşeğinde onların yanında bir imam bulunmuş, Kur’an okumuş ve dînî telkinde bulunmuştur. Onların cenazeleri il...